5 Nisan 2009

Bucak-Katrancık (Kestel) Dağı-Kulübe (Şişli) Tepe (2336)





Nisan ayı ilk etkinliğimiz Bucak-Katrancık (Kestel) Dağı’nın Kulübe (Şişli) Tepesi (2336) tırmanışı.


Daha önce iki gün belirlenen program tek güne düşürüldü. Cumartesi gecesi saat 04 gibi buluşup yola çıktık. Saat 06 gibi rotamızın başlangıç yerindeydik. Hedefimiz Kestel dağının kuzey batı tarafından zirveye ulaşmaktı. Rehberimiz yıllarca bu bölgede çalışmış Sıtkı bey idi. Kısa bir orman içi yürüyüşten sonra çarşaklı alana geldik. Sol tarafta yer alan zorlu rota yerine daha kolay olan rotaya yöneldik zira ekip hem kalabalık hem de zorlu parkurlar için hazır değildi. Hava oldukça güzeldi. 50-60 derecelik çarşaklı bölgeden ulaştık 2000 metreye. İyi bir dağcı ekibinin saatte 400 metre tırmanması gerekirken biz saatte 250-300 metre anca tırmanabildik.

2000 metreden sonra maden yoluna girmek zorunda kaldık. Sis bastırmış ve yukarıda rüzgâr çıkmıştı. İki yan geçişten sonra saat 09 30 gibi zirveye çok yaklaştık fakat yoğun sis ve fırtınadan dolayı bir türlü zirveyi bulamıyorduk. Yarım saatlik bir arayıştan sonra 2235 metreden geriye dönme kararı aldık. Zira ekipten bazı arkadaşlar üşümeye başlamıştı. Sıtkı abi bizimde inmemiz gerektiğini belirti ve inişe geçtik.

Geçen yıl yapılan etkinlik daha başlamadan yağmur yüzünden iptal olmuş ve kamp alanından geriye dönülmüştü. Biz geçen yıla göre çok şanslıydık ancak buradan böyle dönmeyi pek istemezdim doğrusu. Aslında temel hatamız akşam kamp kurup güneş açmadan erkenden zirveye çıkmamamızdı. Dağın sürekli sisli olduğunu bilmememize rağmen erken davranmamıştık.

Dönüş rotamız kartal dağı tarafı idi. 1900 metrelerden sonra patika yolu ile kartal dağına yönelip oradan aşağıya Aziziye köyüne ulaşacaktık. Fakat sis bize bu yükseklikte bile imkân vermedi. Yarım saatlik arayıştan sonra farklı bir rotadan inişe geçmek zorunda kaldık. Bol çar şaklı ve dik tepelerden inmeye başladık. Öğleye doğru on beş dakikalık bir yemek molasından sonra 1800 metrelik bir tepeyi aşıp inişe yöneldik. Yemek molasından sonra ekip kopmaya başladı. Fazla yeme vücudun sindirmesi sırasında daha çok enerji harcamak demekti ve bu bizi yoruyordu. Ve bu saatlerde etkinliği düzenleyen Hatice Hanım zaman zaman uyarılarda bulunmaya başlamıştı. Arkadakileri beklemek fazla zamanımızı alıyordu. İnişte olmamız rağmen bir saatlik yolu iki-iki buçuk saatte zor aldık. Daha geç kalmamız demek yağmura tutulmamız demekti. Saat on beş gibi aziziye köyüne ulaştık. Köy kahvesinde biraz sohbet edip çay içtik. Daha sonra yola çıktık ve etkinliğimiz saat 17 gibi Antalya’ya gelmemizle sona erdi.