19 Temmuz 2010

Sazak Koyu

Evet uzun bir ardan sonra yine doğadayım. Cumartesi akşam üzeri yorucu bir yolculuğun ardından hava kararmak üzereyken kaçabildik Sazak Koyu'na. Olympos antik kentinin batı komşusu, kara ulaşımının bilmeyenler için imkansız, bilenlere de işkence geldiği bir cennet koya. Şansımız yaver gitti,  istedeğim yere koyun doğu ucuna denize iki metre uzağa kurdum çadırımı. Kamp düzenini almamız yarım saatimizi aldı. Akşam yemeğini yerken ufukta ay batıyordu. Denizin serenadı eşliğinde girdim uyku tulumuma. Ufuk kumsalda açık havada yatmayı tercih etti. Gece misafirlerimiz karnını doyurmak için birşeyler arayan bir kirpiydi.

Sabah erkenden 06.30 da uyandığım gibi attım kendimi denize. Gün ışırken Akdenizi'n berrak sularında serinlemek yaşamın ne denli güzel birşey hatırlattı yine bana. Güzel bir kahvaltının ardından daha saat dokuz olmadan kayadaydım. Teknik malzemesiz birkaç saat tırmandım, indim çıktım ter attım. Sonrasımı ver elini berrak sular. Ufuk'unda ısrarı üzerine açıldıkda açıldık. Tam dört saat denizde kalmanın bedelini ödüyorum şimdi. Sırtımda ki yanık hala geçmedi.
Bu güzel hafta sonununda yolda önce Olympos'a uğradık.  Kalabalık yüzünden hemen kaçmak zorunda kaldık. Oradan da ve elini Göynük Kanyon'nuna soğuk sularda yüzmeye. İşte Antalya'da yaşamanın avantajları.