25 Mart 2014

Lava Tower-Barranco-Karanga Kampı

Berbat bir gecenin ardından sabah kalktığımda güneş doğmak üzereydi. Başımın ağrısında hala bir hafifleme yok. Rüzgâr azalsa da hissedilen sıcaklık eksilerde. Etrafımdaki onlarca dağcının keyifsiz olduğu, yüzlerinden okunuyor. Tek umudumuz güneşin bizi ısıtması; biliyorum kahvaltının ardından her şey yoluna girecek.
Bu gün ilk hedefimiz 4600 metredeki Lava Tower. Kahvaltıyı yapıp saatler dokuz olmadan yola çıkıyoruz. Kuzeyden esen rüzgâr tadımızı kaçırsa da akşama göre çok daha iyiyiz. Artık en büyük sıkıntımız kıyafet ayarlaması. Güneşin bir açıp bir kapatmasına rüzgârda eklenince ne yapacağımızı bilemiyoruz. Bu yüzden olsa gerek molalar sık olmaya başlıyor. Kutay sabah tuvalet sırasına takıldığından iki saattir ortalarda yok. (Kamp alanında birçok tuvalet olsa da bazen yarım saat sıra beklediğimiz oluyor) Derken Kutay’ın neden geride kaldığını anlıyoruz, ishal olmuş. Bu yükseklikte sıvı kaybı hiçte hoş bir durum değil. Neyse ki Kutay’ın metanetine Mustafa’nın ilk yardım çantası eklenince bir sorun kalmıyor.

Öğle yemeğinin ardından uzaktan Lava Tower görünüyor. Burada taşıyıcı ekip bizden ayrılıp Barranco kampına doğru hızla yol alıyor. Saatler ikiyi gösterdiğinde hedefe ulaşıyoruz. Böylelikle aklimitasyonu muzu tamamlamış oluyoruz. Şimdi hedefte Barranco kampı var. Kısa bir çay molasının ardından hızla irtifa kaybetmeye başlıyoruz. Dik vadilerin arasında bambaşka bir atmosferdeyiz artık. Kilimanjaro’nun zirvesi tüm heybeti ile yanı başımızda yükseliyor. Rehberlerimiz binlerce yıllık cam buzulların erimeye başladığından bahsediyor. İrtifa kaybettikçe keyifler yerine geliyor, dört bin metrelerde olduğumuzu çoktan unuttuk. İki saatlik bir inişin ardından sisler arasında Barranco kampına varıyoruz. Her zamanki gibi Frank ve adamları kampı çoktan kurmuş bizi bekliyor. Başımın ağrısından eser yok. Çocuklar gibi bir oraya bir buraya dolanıp duruyorum.

Güzel bir akşam yemeğinin ardından uzun uzun sohbet edip çadırlarımıza çekiliyoruz. Kutay’ın ishali çoktan eğlenceye dönmüş durumda.
Barranco kampının sabahı gerçekten harikaydı. Sisin içinde dağın zirvesi bir belirip bir kaybolması anlatılır gibi değil. Bu yükseklikte dağların gücünü hissetmeye başlıyorsunuz. Bu duyguyu ne zaman hissetsem dağın büyüsüne kapıldığımı düşünürüm. Kahvaltıyı yapıp tırmanış hazırlıklarına başlıyoruz. Kampın hemen ardından üç yüz metrelik dik bir duvar bizi bekliyor. İlk saatlerde o kadar kalabalık ki anlatamam. Duvarın dibine yürüyüp sıramızı beklemeye başlıyoruz. Keyfimiz o kadar yerinde ki sık sık şarkılar söyleyip dans ediyoruz. Artık ekip iyice kaynaşmış durumda.

İki saatlik serbest tırmanışın ardından duvarı çıkıyoruz. Şimdi yeniden iniş başlıyor. Yemek molası, çay molası derken yeniden tırmanış başlıyor. Ardından yeniden inişe geçiyoruz. Öğleden sonra ikiye doğru Karanga kampı görünüyor. Son bir tırmanışın ardından saatler üçü gösterdiğinde 4000 metrelere çıkmış oluyoruz.